CevizliCacik

CEVİZLİ CACIK

Herkese merhaba,

Hepimizin bildiği gibi yaz aylarında yemek yapmak, yemek, sofra hazırlamak kısacası sıcak yemeklerle uğraşmak çok yorucu gelebiliyor.

Bunun yerine danışanlarıma önerdiğim ve kendimde severek yediğim kurtarıcı bir tarif sunmak istedim sizlere. Cevizli cacık.

Yoğurt, kilo vermek isteyenler için hem sağlıklı bir seçim hem de karbonhidrat ve protein içerdiğinden dolayı doyurucudur. Yani yaz için hedeflediğimiz ve ihtiyacımız olan detayları bünyesinde barındıran bir besindir diyebiliriz. 🙂

Günde 1 porsiyon yoğurt, günlük kalsiyum ihtiyacının da %30’unu karşılar.

Yoğurdun yararları saymakla bitmediği gibi geçirdiğimi koronavirüs döneminde de içerdiği probiyotikler sayesinde bağışıklık sistemimizi de kuvvetlendirdiği bilinmektedir.

Kısacası bir öğünde hem kolaylık hem de sağlığı hayatınıza katmış oluyorsunuz.

Şimdi gelelim benim sizlere özel vereceğim cevizli cacık malzeme ve tariflerine;

-200 gr yoğurt,

-3 tam ceviz,

-2 küçük salatalık,

-1/2 çay kaşığı fesleğen,

-1/2 çay kaşığı kuru nane,

-İsteğe göre semizotu veya taze nane ile renklendirip süsleyebilirsiniz.

Minik tüyo: İsteyenler metabolizmayı hızlı çalıştırsın diye yukardaki malzemelere ek olarak sumak ve keten tohumu bile ekleyebilir.

Afiyetler olsun!

probiyotikler

PROBİYOTİKLER

“Kelime anlamı “yaşam için”dir. Probiyotik yani yararlı-dost bakteriler binlerce yıldır besin maddeleri ile alınmaktadır. Fermente süt ürünleri Asya ve Ortadoğu’da binlerce yıldır tüketilmektedir Probiyotikler; ağız yoluyla yeterli miktarda alındığı zaman kişinin sağlığı ve fizyolojisi üzerine pozitif anlamlı etki yapan,yararlı (non-patojen) canlı mikroorganizmalardır.”(ÖZDEN, 2017)

Probiyotiklerin etki mekanizmaları:

  • 1. Non-immünolojik savunma (fiziksel bariyer): Gastrointestinal mukozal yüzeyin salgıları korunmada oldukça önemlidir. Salgılanan mukus ve sıvılar fiziki bir bariyer oluştururlar. Non-immünolojik bariyer yani ilk savunma sistemini oluşturur. Dış dünyadan gelen patojenik mikroorganizmalara karşı savunmada;
  •  Sindirim kanalının fonksiyonu ile mikroorganizmaları kolondan aşağı doğru ilerletmesi,
  • Normal intestinal flora patojenlerin kolonizasyonuna olanak vermemesi,
  • Gastrointestinal epitel yenilenmesi çok hızlı (3-4 gün) olduğundan patojen mikroorganizma tutunmuş olsa da süratle lümene ve daha sonra da gaita ile atılır.
  • Bu non-immünolojik savunma mekanizması bozulacak olursa enfeksiyonlara yatkınlık artar.
  • Gastrointestinal kanalın immünolojik savunma sistemleri: Gastrointestinal immün sistemin karakteristik özelliği zararsız diyet antijenlerine ve çocukluk çağında elde edilmiş normal intestinal floraya karşı tolerans (yanıtsızlık-ya da azalmış yanıt) sergilemesidir. Patojen olan mikroorganizmalara karşı ise ciddi immünolojik yanıtla cevap verir.
  • Gastrointestinal kanal bu fonksiyonları yerine getirebilmek için vücudumuzdaki en geniş immün sisteme sahiptir. Total immün sistemin %70’den fazlası gastrointestinal kanalda bulunmaktadır.
  • Probiyotik bakteri preparatları, irritabl bağırsak hastalarında da sıklıkla görülen şişkinliklerin tedavisi için tıbbi bilimsel yönergeler tarafından önerilmektedir. Bu probiyotik bağırsak bakterileri sadece semptomları (şişkinlik gibi) değil, aynı zamanda irritabl bağırsağın sebeplerini de ortadan kaldırır ve bağırsaktaki dengenin tekrar kurulmasını sağlar ve bunu üç yönlü olarak gerçekleştirir. (CEYHAN & ALIÇ, 2012)

    Gaz ve şişkinlikte etki mekanizmaları:

  • Bağırsak bakterileri tamamen doğal, sağlıklı bir bağırsakta bulunan, sindirimimizi ve iyilik halimizi birçok yönden destekleyen mikroorganizmalardır.
  • Bağırsak bakterilerinin istenmeyen etkileri yoktur – Tedavinin başında ara sıra hafif şişkinlik ve dışkıda değişiklikler meydana gelebilir. Ancak bu, iyileştirici etkiler ortaya çıkmadan önce görülen geçici bir durumdur.
  • İnflamasyon, “geçirgen bağırsak“, zararlı mikroorganizmalar (genellikle antibiyotik tedavisinden veya bağırsak enfeksiyonlarından sonra), motilite bozuklukları gibi farklı sebeplere yönelik özel kompozisyonlar şeklinde kombine edilen bağırsak bakterileri (bifidobakteriler, laktobasiller, laktokoklar, streptokoklar vb.) ile şikayetlerin sebepleri ile mücadele edilir ve bunlar ortadan kaldırılır. (CEYHAN & ALIÇ, 2012)

 

Kaynakça:

CEYHAN, N., & ALIÇ, H. (2012). Bağırsak Mikroflorası ve Probiyotikler. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi , 107-113.

ÖZDEN, A. (2017). Probiyotik. güncel gastroenteroloji.

kefirli smoothie tarifi

KEFİRLİ SMOOTHIE

Malzemeler

  • 250 ml kefir
  • 12 adet çilek
  • 3 yemek kaşığı yulaf
  • 1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi yağı
  • 1 orta boy elma
  • 2 yemek kaşığı lor peyniri (tuzsuz yağsız) ya da 1 ölçek çilekli whey protein

İçerikleri

Protein: 14 gram
Yağ: 15 gram whey varsa wheydeki içerik kadar +protein Cho: 51 gram
395 kcal

kombucha tea

KOMBUCHA ÇAYI

Kombucha, maya ve bakterilerin simbiyotik ilişkisiyle oluşan “çay mantarı’nın” şeker ve çayla fermentasyonuyla üretilen, hafif tatlı, gazlı ve asidik özellikte bir içecektir. Önceleri sadece Çin, Rusya ve Almanya’da tüketilirken günümüzde tüm dünyada yaygın olarak içilmektedir. Kombucha’nın metabolik bozukluklar, atheroskleroz, artrit, diabet, yorgunluk, stres, yaşlılık, ve hatta kanserin tedavisinde kullanıldığı bildirilmiştir. Olumlu bidirilen özellikleri

  • Antibiyotik etkisine sahiptir,
  • Gastrik, intestinal ve glandular aktiviteleri düzenler, laksatif etkisi vardır,
  • İmmun sistemi destekler,
  • Toksinlerin atılımı ve kanın temizlenmesini sağlar,
  • Diabet’in düzelmesine yardımcı olur,
  • Stresle mücadeleyi destekler, yaşlanma etkilerini azaltır,

Dikkat edilmesi gerekenler;

o Kombucha’nın gözlenen toksisiteden direkt sorumlu olduğuna dair bilimsel kanıtlar yoktur.

o Besin alımının daha fazla azalmasına oranla ağırlık kaybının daha az olması, zayıflamak isteyenler tarafından Kombucha’nın dikkatsizce daha yüksek dozlarda içilmesine sebep olabilir.

o Sıvı alımındaki azalmayla birlikte güçlü iştahsızlık etkisi ciddi besinsel eksikliklere yol açabilir.

o Mide bulantısı, özellikle aside duyarlıolanlar için bazı alerjik reaksiyonların ve renal yetersizliklerin görülebileceği ve çayın tüketimine son verilmesiyle ya da azaltılmasıyla şikayetlerin düzeldiği bildirilmiştir

Hazırlanışı;

Kombucha’nın hazırlaması esnasında havadan bulaşan küfler ve patojen organizmalardan kontaminasyonu önlemek için steril cam kaplar kullanılmalıdır. Kombucha, genellikle taze kaynayan suya siyah çay yapraklarının (1,5 g/L) ilave edilip, 50-150 g/L (%5-15) sükroz (çay şekeri) ile tatlandırıldıktan sonra yaklaşık 10 dak. demlendirilmesiyle hazırlanır. Çay yaprakları uzaklaştırıldıktan sonra, çay oda ısısında soğutulur ve daha önce mevcut mikrobial koloni (Kombucha mantarı) ile fermente edilen Kombucha’nın yaklaşık 100 ml’si (%10-15) ilave edilir. Sonra temiz pamuklu bir bezle üstü örtülür ve oda ısında yaklaşık 7-10 gün inkübe edilir. Şayet 10 günden fazla fermantasyona bırakılırsa asidite zararlı seviyelere çıkabilir. Fermentasyon esnasında, yüzeyde şekillenen

yavru mantar çaydan alınır ve az miktarda fermente çay içinde saklanır. Tülbentten süzülen ve içime hazır Kombucha cam şişede 4 oC’de saklanır. Tavsiye edilen günlük tüketim oranları 100-300 ml’dir14,21,46. Kombucha %0,5-%1,5 alkol, asetik asit ve laktik asit gibi organik asitler içermesinden dolayı yapımında cam, porselen ya da seramik kapların kullanımı önerilmiştir.

 

Kaynakça: (İleri-Büyükoğlu, Taşçı, & ŞAHİNDOKUYUCU, 2010)

İleri-Büyükoğlu, T., Taşçı, F., & ŞAHİNDOKUYUCU, F. (2010). Kombucha ve Sağlık Üzerine Etkileri. Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med.