İsveç diyeti

İSVEÇ DİYETİ NEDİR?

Nedir bu İsveç Diyeti?

İsveç diyeti günümüzün en popüler diyetleri arasında yer almaktadır. İsveç diyeti oldukça fazla kiloyu kısa sürede verdirse de aynı zamanda tehlikeli bir diyet yöntemidir. İsveç diyeti genel olarak düşük karbonhidrat yüksek yağ ile beslenme temeline dayanan düşük kalorili bir beslenme planıdır. Bu diyet özellikle İsveç ve Norveç’te büyük ilgi gördüğü için İsveç Diyeti olarak adlandırılmıştır. Tüketilmesi ve tüketilmemesi gereken besinler bulunduğundan katı kuralları olan uygulaması zor bir beslenme planıdır. Kuralların birine dahi uyulmaması kaçamak olarak algılanır ve diyet bozulur, tekrar baştan uygulamanız gerekir. Tüm şartlara uyulduğu takdirde ise 13 günde 7 – 20 kg verebileceğini ve verilen kilonun geri alınmadığını vadetmektedir. 

Bu diyetin temel mantığı; metabolizmaya şok etkisi yaratmak ve olması gerekenden daha az kalori almaktır. Bu diyeti uygulayacaksanız hiçbir vitamin ve mineral eksikliğinizin olmaması gerekmektedir.! Ayrıca çeşitli hastalıklarınızın varlığı durumunda İsveç Diyeti uygulanırsa ciddi problemler ortaya çıkabilir. Kısacası diyete başlamadan önce her türlü sağlık probleminizi tedavi ettirilmeli; tedaviden sonra da diyetin uygulanıp uygulanamayacağına dair uzman bir diyetisyenden görüş almalısınız. 😊

Nasıl Uygulanır?

İsveç diyeti yaşam tarzına dönüştürülmesi kesinlikle tehlikeli olan ve kısa süreli uygulanması tavsiye edilen bir diyet şeklidir. İsveç Diyetini tam 13 gün boyunca katı belli kurallar çerçevesi içinde uygulayabilirsiniz. Eğer zorlanıp diyeti yarıda keserseniz tekrar İsveç diyetine başlamak için en az 3 ay beklemeniz gerekir. Diyeti eksiksiz uygularsanız ve tekrar isveç diyeti yapmak isterseniz 6 aydan sonra tekrar diyete başlayabilirsiniz. Ayrıca İsveç diyetini uygularken mutlaka egzersiz yapmalısınız ve günde en az 2 lt su tüketmelisiniz.

Diyette kahvaltı öğünü yok! Güne kahve ile başlıyorsunuz. 

Bu diyet, kahvaltıyı, ara öğünleri, kuru yemişleri, ekmeği ve meyveyi minimum indiren hatta reddeden bir diyet biçimidir. Bu besinlerin olmaması sebebi ile sindirim sistemimizin olumsuz etkilenmesine, B vitaminlerinin alınamamasına sebep olmaktadır. Düşük kalorili olması nedeniyle de organlarımızın çalışması için gereken enerjiyi dahi karşılayamayan bir diyet biçimidir. Diyette kas kaybı görülebilmektedir. Fakat tüm bu olumsuzluklara rağmen hızlı kilo verdirdiği için sıklıkla tercih edilmektedir.

Peki bu diyette kesinlikle yememeniz gereken besinler nelerdir?

  • Sodalar, şekerli meyve suları ve mayalı alkoller
  • Yüksek miktarda süt şekeri içerebildiğinden yağsız ve normal sütler
  • Rafine yağlar ve margarin
  • Tatlılar; pastalar, şekerler, kekler, çikolatalar, dondurmalar, granola barlar, yapay tatlandırıcılar ve şekerli süt ürünleri
  • Karbonhidrat içeriği yüksek olduğundan müsli, ekmek, makarna, pirinç, patates, patates kızartması, cips, yulaf lapası, baklagiller, baklagiller ve mercimek.

İSVEÇ DİYETİNİN 13 GÜNLÜK STANDART DİYET MENÜ ÖRNEĞİ;

1.GÜN

Kahvaltı: Sade kahve (şekersiz ve sütsüz)

Öğle yemeği: 2 adet haşlanmış yumurta + haşlanmış ıspanak

Akşam yemeği: Yağsız ızgara biftek

2. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve+ tereyağlı tam tahıllı ekmek

Öğle yemeği: 200 gr jambon

Akşam yemeği: 200 gr ızgara yağsız biftek, yeşil salata (sadece marul ve salatalık ile yapılır) ve 1 adet meyve

3. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve+1 dilim tereyağlı tam tahıllı ekmek

Öğle Yemeği: 2 adet haşlanmış yumurta+ domates salatası+ taze fasulye

Akşam yemeği: 1 dilim jambon ve yeşil salata (sadece salatalık ve marul)

4. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve+ 1 dilim tereyağlı tam tahıllı ekmek

Öğle yemeği: peynir ile haşlanmış veya çiğ havuç

Akşam yemeği: Meyve salatası ve sade (doğal) yoğurt

5. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve+ limonlu havuç (pişmiş veya çiğ)

Öğle yemeği: Çiğ domates ile ızgara beyaz balık

Akşam yemeği: Izgara biftek + yeşil salata

6. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve ve 1 dilim tereyağlı tam tahıllı ekmek

Öğle yemeği: Izgara et+ meyve

Akşam Yemeği: 200 gr derisiz tavuk+ salata

7. GÜN

Kahvaltı: Şekersiz limonlu çay

Öğle yemeği: 200 gr ızgara et ve 1 meyve

Akşam yemeği: Serbest gün

8. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve (istediğiniz kadar şeker ekleyebilirsiniz)

Öğle yemeği: 2 adet haşlanmış yumurta + haşlanmış ıspanak

Akşam yemeği: 200g Izgara biftek

9. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve+ 1 dilim tereyağlı tam tahıllı ekmek

Öğle Yemeği: ızgara et ve yeşil salata

Akşam yemeği: 200 gr jambon

10. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve + 1 dilim tereyağlı esmer ekmek

Öğle Yemeği: 2 adet haşlanmış yumurta+ domates salatası + taze fasulye

Akşam yemeği: jambon ve yeşil salata (sadece salatalık ve marul)

11. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve + 1 dilim tereyağlı esmer ekmek

Öğle yemeği: peynir ile haşlanmış veya çiğ havuç

Akşam yemeği: Meyve salatası ve sade (doğal) yoğurt

12. & 13. GÜN

Kahvaltı: Sade kahve + 1 dilim tereyağlı esmer ekmek

Öğle yemeği: Domates ile ızgara derisiz tavuk

Akşam yemeği: Havuç ile 2 adet haşlanmış yumurta

Kaynaklar

1. Çakır B., Sağlıklı Yaşam: Gündelik Hayatta Karşılaştığımız Sağlık Risklerini Azaltabilir miyiz ?, Ankara Med J, 2017;(3):179‐88 DOI: 10.17098/amj.339343

2. Centers for Disease Control and Prevention (CDC). Losing Weight. https://www.cdc.gov/healthyweight/losing_weight/index.html.

3. Bryngelsson S, Asp NG. Popular diets, body weightandhealth: What is scientifi cally documented? Scand J Nutr 2005;49(1):1520.

4. Lagiou P, Sandin S, Weiderpass E et al. Low carbohydrate-high protein diet and mortality in a cohort of swedish women. J Intern Med 2007; 261 (4): 366-74.

5. Noakes M, Keogh JB, Foster PR, Clifton PM. Effect of an energy-restricted high -protein, low-fat diet relative to a conventional high-carbohydrate, low-fat diet on weight loss, body composition, nutritional status, and markers of cardiovascular health in obese women. Am J Clin Nutr 2005; 81 (6): 1298-306.

6. Kılıç S, Ülgen P, Yıldırım F ve ark. Yüksek protein içerikli diyetin sıçan böbrek ve karaciğer dokularında yaşa bağlı olası etkilerinin değerlendirilmesi, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, 2013

7. Dr.Baysal A, Prof.Dr Hatemi H. Sağlık ve afiyet: Haziran 2012: Sayı:5

sezgisel beslenme

BESLENMEDE FARKLI YAKLAŞIM: SEZGİSEL BESLENME

Son zamanlarda ismini sıkça duyuyoruz ama ne olduğunuz biliyor muyuz? Gelin bugün sezgisel beslenmeyi beraber inceleyelim.

Kişinin doğuştan sahip olduğu fakat maruz kalınan dış etmenler nedeni ile körelebilen, kendi açlık-tokluk sinyallerini izleyerek beslendiği bir beslenme şeklidir. Bu beslenme tarzı, size ne zaman yemeniz gerektiğini veya ne yemeniz gerektiğini söylemez.

Temel prensip; açken yemek yemek, doyduğunda bırakmaya dayanır.

Fiziksel açlık ve duygusal açlığı birbirinden ayırın!

Fiziksel açlık normal ve olması gereken bir durum olup yavaş-yavaş gelişir. Duygusal açlık ise; stres, üzüntü, sevinç, yalnızlık gibi duygu durumlarında ortaya çıkabilen yeme isteğidir. Yedikten sonra pişmanlık, suçluluk duygusu ya da kısa süreli iyi hal ortaya çıkabilmektedir.

Peki Sezgisel Beslenmeyi Nasıl Uygularız?

İlk aşama olarak kendinizi izleyerek hangi tür açlık yaşadığınızı tespit edip bunun farkına varın!

  • Diyet mantığını bırakın.
  • Bedeninizin verdiği sinyallere kulak verin, esnek prensiplere yönelin.
  • Açlığınızı sevin, doygunluğunuzu hissedin.
  • Vücudunuzu sağlıklı besleyerek açlık hissinize cevap verin.
  • Açlığınızı bir düşman olarak değil metabolik bir olay olarak görün.
  • Tokluk sinyallerinizi keşfedin, doyduğunuzda durun!
  • Yemek sırasında ara ara kendimize “Şu anda nasıl hissediyorum?”, “Bu yiyeceğin tadı nasıl?”, “Devam etmek istiyor muyum?” gibi sorular sorarak dikkatimizi yemeğimize ve bedenimize getirebiliriz.
  • Duygularınızla yiyecekleri kullanmadan başa çıkın

Zor deneyimler yaşadığımız anlarda kitap okumak, meditasyon yapmak, müzik dinlemek, arkadaşımızla bir buluşma organize etmek gibi sevdiğiniz aktivitelere vakit ayırabilirsiniz. Açlık dediğiniz o hissin duygusal boşluklarınıza dayandığını anlamaya çalışın.

Kendine iyi davran, bedenine saygı duy, tartıya odaklanma!

“Kendime iyi gelen şeyleri yiyorum” Bu bazen hamburger, bazen salata bazen de cips olabilir. Yiyecekler hakkındaki “kötü” “yasak” gibi fikirlerinizi ortadan kaldırdığınızda ve kendinize koşulsuz izin verdiğinizde zaten bedeniniz için en gerekli ve doğru seçimleri yapacağınızı görebilirsiniz.

Yeme alışkanlıklarınızı ve kendinizi keşfetmek biraz zaman alabilir, kendinizi suçlamak yerine mutlaka sabırlı olmayı deneyin.

Öncelikli hedefiniz sağlığınızı iyileştirmek ve daha iyi-güçlü hissetmek olsun. Sadece kilo vermeye odaklanmak sizi yolunuzdan saptıracaktır.

Kaynaklar:

1. Public Health Nutrition, Volume 17, Issue 8, August 2014, pp. 1757–1766 DOI: https://doi.org/10.1017/S1368980013002139

2. Appetite, Volume 160, 1 May 2021, 105093, DOI: 10.1016/j.appet.2021.105093

3. Nutr Hosp. 2015;31:995-1002. DOI:10.3305/nh.2015.31.3.7980

4. Pannicke, B., Kaiser, T., Reichenberger, J. et al. Networks of stress, affect and eating behaviour: anticipated stress coping predicts goal-congruent eating in young adults. Int J Behav Nutr Phys Act 18, 9 (2021). https://doi.org/10.1186/s12966-020-01066-8

CevizliCacik

CEVİZLİ CACIK

Herkese merhaba,

Hepimizin bildiği gibi yaz aylarında yemek yapmak, yemek, sofra hazırlamak kısacası sıcak yemeklerle uğraşmak çok yorucu gelebiliyor.

Bunun yerine danışanlarıma önerdiğim ve kendimde severek yediğim kurtarıcı bir tarif sunmak istedim sizlere. Cevizli cacık.

Yoğurt, kilo vermek isteyenler için hem sağlıklı bir seçim hem de karbonhidrat ve protein içerdiğinden dolayı doyurucudur. Yani yaz için hedeflediğimiz ve ihtiyacımız olan detayları bünyesinde barındıran bir besindir diyebiliriz. 🙂

Günde 1 porsiyon yoğurt, günlük kalsiyum ihtiyacının da %30’unu karşılar.

Yoğurdun yararları saymakla bitmediği gibi geçirdiğimi koronavirüs döneminde de içerdiği probiyotikler sayesinde bağışıklık sistemimizi de kuvvetlendirdiği bilinmektedir.

Kısacası bir öğünde hem kolaylık hem de sağlığı hayatınıza katmış oluyorsunuz.

Şimdi gelelim benim sizlere özel vereceğim cevizli cacık malzeme ve tariflerine;

-200 gr yoğurt,

-3 tam ceviz,

-2 küçük salatalık,

-1/2 çay kaşığı fesleğen,

-1/2 çay kaşığı kuru nane,

-İsteğe göre semizotu veya taze nane ile renklendirip süsleyebilirsiniz.

Minik tüyo: İsteyenler metabolizmayı hızlı çalıştırsın diye yukardaki malzemelere ek olarak sumak ve keten tohumu bile ekleyebilir.

Afiyetler olsun!

kombucha tea

KOMBUCHA ÇAYI

Kombucha, maya ve bakterilerin simbiyotik ilişkisiyle oluşan “çay mantarı’nın” şeker ve çayla fermentasyonuyla üretilen, hafif tatlı, gazlı ve asidik özellikte bir içecektir. Önceleri sadece Çin, Rusya ve Almanya’da tüketilirken günümüzde tüm dünyada yaygın olarak içilmektedir. Kombucha’nın metabolik bozukluklar, atheroskleroz, artrit, diabet, yorgunluk, stres, yaşlılık, ve hatta kanserin tedavisinde kullanıldığı bildirilmiştir. Olumlu bidirilen özellikleri

  • Antibiyotik etkisine sahiptir,
  • Gastrik, intestinal ve glandular aktiviteleri düzenler, laksatif etkisi vardır,
  • İmmun sistemi destekler,
  • Toksinlerin atılımı ve kanın temizlenmesini sağlar,
  • Diabet’in düzelmesine yardımcı olur,
  • Stresle mücadeleyi destekler, yaşlanma etkilerini azaltır,

Dikkat edilmesi gerekenler;

o Kombucha’nın gözlenen toksisiteden direkt sorumlu olduğuna dair bilimsel kanıtlar yoktur.

o Besin alımının daha fazla azalmasına oranla ağırlık kaybının daha az olması, zayıflamak isteyenler tarafından Kombucha’nın dikkatsizce daha yüksek dozlarda içilmesine sebep olabilir.

o Sıvı alımındaki azalmayla birlikte güçlü iştahsızlık etkisi ciddi besinsel eksikliklere yol açabilir.

o Mide bulantısı, özellikle aside duyarlıolanlar için bazı alerjik reaksiyonların ve renal yetersizliklerin görülebileceği ve çayın tüketimine son verilmesiyle ya da azaltılmasıyla şikayetlerin düzeldiği bildirilmiştir

Hazırlanışı;

Kombucha’nın hazırlaması esnasında havadan bulaşan küfler ve patojen organizmalardan kontaminasyonu önlemek için steril cam kaplar kullanılmalıdır. Kombucha, genellikle taze kaynayan suya siyah çay yapraklarının (1,5 g/L) ilave edilip, 50-150 g/L (%5-15) sükroz (çay şekeri) ile tatlandırıldıktan sonra yaklaşık 10 dak. demlendirilmesiyle hazırlanır. Çay yaprakları uzaklaştırıldıktan sonra, çay oda ısısında soğutulur ve daha önce mevcut mikrobial koloni (Kombucha mantarı) ile fermente edilen Kombucha’nın yaklaşık 100 ml’si (%10-15) ilave edilir. Sonra temiz pamuklu bir bezle üstü örtülür ve oda ısında yaklaşık 7-10 gün inkübe edilir. Şayet 10 günden fazla fermantasyona bırakılırsa asidite zararlı seviyelere çıkabilir. Fermentasyon esnasında, yüzeyde şekillenen

yavru mantar çaydan alınır ve az miktarda fermente çay içinde saklanır. Tülbentten süzülen ve içime hazır Kombucha cam şişede 4 oC’de saklanır. Tavsiye edilen günlük tüketim oranları 100-300 ml’dir14,21,46. Kombucha %0,5-%1,5 alkol, asetik asit ve laktik asit gibi organik asitler içermesinden dolayı yapımında cam, porselen ya da seramik kapların kullanımı önerilmiştir.

 

Kaynakça: (İleri-Büyükoğlu, Taşçı, & ŞAHİNDOKUYUCU, 2010)

İleri-Büyükoğlu, T., Taşçı, F., & ŞAHİNDOKUYUCU, F. (2010). Kombucha ve Sağlık Üzerine Etkileri. Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med.