Östrojen

ÖSTROJEN

  • Östrojen, temel cinsiyet hormonlarından biridir ve kadınlık hormonu olarak da bilinir.
  • Östrojen, kolesterolü kontrol altında tutar. Beyin (ruh hali dahil), kemikler, kalp ve cilt sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır.
  • Östrojen vücut sıcaklığının kontrol edilmesine yardımcı olur.
  • Kadınlarda daha çok salgılanan östrojen hormonunun vücutta dengesiz şekilde salgılanması psikolojik problemler, stres ve öfke gibi sorunlara yol açabiliyor.
  • Östrojen seviyenizi düşürebilecek aşırı egzersiz rutinlerinden kaçınılmalıdır.
  • Düşük östrojen belirtileri ruh hali ve vücut ısısında değişiklikler şeklinde gözlemlenebilir.
  • Fitoöstrojen, insan vücudundaki östrojen ile benzeşen bitkisel östrojen kaynağıdır. Keten tohumu, soya fasulyesi, kuru meyveler, susam, sarımsak, şeftali gibi besinlerde fitoöstrojen bulunur.
Osteoporoz

OSTEOPOROZ

  • Osteoporoz kemiklerin kütle kaybetmesine yol açan ve en yaygın görülen kemik metabolizması hastalığıdır.
  • Yetersiz kalsiyum tüketimi ve D vitamini alımının yetersizliği osteoporoz riskini arttırır.
  • Yüksek sodyum alımı osteoporoz riskini arttırır.
  • Yetersiz florid, B vitamini, C vitamini ve K vitamini alımı ve çinko yetersizliği osteoporoza neden olmaktadır.
  • Aşırı alkol ve kahve tüketimi osteoporoz riskini arttırır.
  • Osteoporoz, menopozdan sonra kadınlarda östrojen hormonu seviyesinin düşmesine bağlı olarak daha sık görülür.
  • Süt, yoğurt, peynir, yeşil sebzeler, kabuklu deniz ürünler, soya fasulyesi, fındık, badem ve pekmez gibi kalsiyum bakımından zengin besinler tüketilmelidir.
nişasta

NİŞASTA

  • Nişasta, doğal bir karbonhidrattır.
  • Nişasta, bitkilerin yaptığı fotosentez sırasında açığa çıkan temel ve doğal bir üründür.
  • Nişasta; soğuk suda çözünmez, sıcak suda yapısına su çekerek jel kıvamını alır.
  • Nişasta patates, pirinç ve mısır gibi ürünlerin ana bileşenidir.
  • Nişasta, hızlı sindirilen nişasta (RDS), yavaş sindirilen nişasta (SDS) ve dirençli nişasta (RS) olarak 3’e ayrılır.
  • Tahıl nişastası baklagil nişastasına göre daha kolay sindirilir.
  • Dirençli nişastanın; kolesterol metabolizmasında, kandaki şeker seviyesinin düzenlenmesinde görev aldığı ve diyabete karşı olumlu yönde etkisinin olduğu bildirilmiştir.
  • Dirençli nişasta kaynakları; yulaf, baklagiller, yeşil muz, haşlandıktan sonra soğumaya bırakılan patates ve pişirdikten sonra soğutarak saklanan pirinç.

 

probiyotikler

PROBİYOTİKLER

“Kelime anlamı “yaşam için”dir. Probiyotik yani yararlı-dost bakteriler binlerce yıldır besin maddeleri ile alınmaktadır. Fermente süt ürünleri Asya ve Ortadoğu’da binlerce yıldır tüketilmektedir Probiyotikler; ağız yoluyla yeterli miktarda alındığı zaman kişinin sağlığı ve fizyolojisi üzerine pozitif anlamlı etki yapan,yararlı (non-patojen) canlı mikroorganizmalardır.”(ÖZDEN, 2017)

Probiyotiklerin etki mekanizmaları:

  • 1. Non-immünolojik savunma (fiziksel bariyer): Gastrointestinal mukozal yüzeyin salgıları korunmada oldukça önemlidir. Salgılanan mukus ve sıvılar fiziki bir bariyer oluştururlar. Non-immünolojik bariyer yani ilk savunma sistemini oluşturur. Dış dünyadan gelen patojenik mikroorganizmalara karşı savunmada;
  •  Sindirim kanalının fonksiyonu ile mikroorganizmaları kolondan aşağı doğru ilerletmesi,
  • Normal intestinal flora patojenlerin kolonizasyonuna olanak vermemesi,
  • Gastrointestinal epitel yenilenmesi çok hızlı (3-4 gün) olduğundan patojen mikroorganizma tutunmuş olsa da süratle lümene ve daha sonra da gaita ile atılır.
  • Bu non-immünolojik savunma mekanizması bozulacak olursa enfeksiyonlara yatkınlık artar.
  • Gastrointestinal kanalın immünolojik savunma sistemleri: Gastrointestinal immün sistemin karakteristik özelliği zararsız diyet antijenlerine ve çocukluk çağında elde edilmiş normal intestinal floraya karşı tolerans (yanıtsızlık-ya da azalmış yanıt) sergilemesidir. Patojen olan mikroorganizmalara karşı ise ciddi immünolojik yanıtla cevap verir.
  • Gastrointestinal kanal bu fonksiyonları yerine getirebilmek için vücudumuzdaki en geniş immün sisteme sahiptir. Total immün sistemin %70’den fazlası gastrointestinal kanalda bulunmaktadır.
  • Probiyotik bakteri preparatları, irritabl bağırsak hastalarında da sıklıkla görülen şişkinliklerin tedavisi için tıbbi bilimsel yönergeler tarafından önerilmektedir. Bu probiyotik bağırsak bakterileri sadece semptomları (şişkinlik gibi) değil, aynı zamanda irritabl bağırsağın sebeplerini de ortadan kaldırır ve bağırsaktaki dengenin tekrar kurulmasını sağlar ve bunu üç yönlü olarak gerçekleştirir. (CEYHAN & ALIÇ, 2012)

    Gaz ve şişkinlikte etki mekanizmaları:

  • Bağırsak bakterileri tamamen doğal, sağlıklı bir bağırsakta bulunan, sindirimimizi ve iyilik halimizi birçok yönden destekleyen mikroorganizmalardır.
  • Bağırsak bakterilerinin istenmeyen etkileri yoktur – Tedavinin başında ara sıra hafif şişkinlik ve dışkıda değişiklikler meydana gelebilir. Ancak bu, iyileştirici etkiler ortaya çıkmadan önce görülen geçici bir durumdur.
  • İnflamasyon, “geçirgen bağırsak“, zararlı mikroorganizmalar (genellikle antibiyotik tedavisinden veya bağırsak enfeksiyonlarından sonra), motilite bozuklukları gibi farklı sebeplere yönelik özel kompozisyonlar şeklinde kombine edilen bağırsak bakterileri (bifidobakteriler, laktobasiller, laktokoklar, streptokoklar vb.) ile şikayetlerin sebepleri ile mücadele edilir ve bunlar ortadan kaldırılır. (CEYHAN & ALIÇ, 2012)

 

Kaynakça:

CEYHAN, N., & ALIÇ, H. (2012). Bağırsak Mikroflorası ve Probiyotikler. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi , 107-113.

ÖZDEN, A. (2017). Probiyotik. güncel gastroenteroloji.