sushi önerileri

SUSHI SAĞLIKLI MI? YOKSA SAĞLIKSIZ MI?

Bizim beslenmemize sonradan giren, uzak doğuda 7.yüzyıldan beri tüketilen sushiye gelin bir göz atalım. 

Sushi deniz ürünleri içeriğiyle omega-3 ve sağlıklı yağlar açısından zengin kalp, damar ve sinir sistemini güçlendirici bir yiyecektir. Bu sebeple sushi sağlıklıdır diyebiliriz. İster ana öğün olarak isterseniz atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz. Ancak, seçim yaparken dikkat etmeniz gereken noktalar tabii ki bulunmaktadır.

Hep birlikte bakalım!

  • Krem peynir, bol sos ve tempura gibi sağlıksız yağlarla kızartılan sushileri tercih etmemelisiniz!
  • Sushi yerken soya sosunu mümkün olduğunca az tüketmelisiniz özellikle tansiyon rahatsızlığınız varsa! Çünkü soya sosunun sodyum içeriği oldukça yüksektir!
  • Çiğ balık içeren sushileri tercih edecekseniz, mutlaka güvenilir, bildiğiniz ve iyi bir restoran olmasına dikkat edin! Çünkü bozuk veya kontrolsüz alınan çiğ balıkta bulunan zararlı parazitler sizleri hasta edebilir ! 
  • Tükettiğiniz sushinin karbonhidrat içeriğinin azalması için bol sebzeli olmasını isteyebilirsiniz. Maki ve nigiri yerine sashimi tercih etmeniz fazla pirinç tüketmenizi engelleyecektir.

Dipnot: Eğer yediğiniz sushiyi daha sağlıklı bir hale getirmek isterseniz beyaz pirinç yerine esmer pirinçten yaptırabilirsiniz böylece aldığınız lif oranı yükselecek beyaz pirince göre daha fazla selenyum ve magnezyum almış olacaksınız. 

Herkese mutlu ve sağlıklı günler diliyorum..

dünya kalp günü

KALP SAĞLIĞI VE BESLENME İLİŞKİSİ

Kalp ve damar hastalıklarından korunma ya da tedavi için ideal kiloda olmanın birinci sırada olduğunu biliyor muydunuz?

Dünya genelinde doğal yolla olan ölümlerin %48’i kalp ve damar hastalıkları sebebi ile olmaktadır. Bu oranı azaltmak için beslenme düzenimizi ve yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekmektedir. 

Peki Kalp-damar hastalıkları için risk faktörleri nelerdir?

Kolesterol: Kalp ve damar sağlığımız için risk faktörü olarak kolesterol birinci sırada yer alır. Yapılan araştırmalarda vücuttaki kötü kolesterolün yani LDL’nin 130 mg/dl’nin üzerinde bulunması kalp sağlığını ciddi anlamda etkileyen faktörlerden biridir. Genel itibariyle, kandaki toplam kolesterolün, 200 mg/dl’nin üzeri değerlerde olması kalp sağlığını tehdit eden önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İyi kolesterolün yani HDL’nin 40mg/dl’nin altında olması kalp sağlığı açısından önemli bir risk faktörü olarak ortaya koyulmaktadır.

Kolesterolümüzü yükselten nedir?

  • Doymuş yağların diyette fazla tüketilmesi
  • Çok fazla beyaz ekmek tüketimi
  • Balık tüketiminin azlığı, yoğun kırmızı et tüketimi

Bu faktörlerin her biri kolesterolü yükseltmektedir. Kolesterol dışında sigara tüketimi, stres, hareketsiz yaşam tarzı, obezite, genetik faktörler ve yaş faktörünü de kalp-damar hastalıklarının risk faktörlerinden sayabiliriz. Peki nasıl beslenerek kolesterolümüzü düşürebilir ve kalp-damar sağlığımızı iyiye götürebiliriz birlikte inceleyelim.

  • Taze besinler tüketelim, zeytinyağını beslenmemize katalım

Dünya genelinde en çok benimsenen ve kalp sağlığı için en faydalı olan doğru beslenme şekli, Akdeniz tipi beslenme alışkanlığıdır. Akdeniz tipi beslenme alışkanlığı; tahıl, kurubaklagil, taze sebze-meyve, balık, zeytinyağı bakımından zengindir. Et süt ve süt ürünleri tüketimi daha azdır. Akdeniz tipi beslenme tekli doyamamış yağ asidi, posa, kompleks karbonhidrat içeriği yüksek, doymuş yağ, kolesterol ve basit karbonhidrat içeriği düşüktür. Haftada bir iki kez balık, tavuk, yumurta önerilmektedir. En önemlisi günlük beslenmede zeytinyağı kullanımı tercih edilmelidir.

  • Tuz tüketimine dikkat!

Günlük beslenmemizde kalp sağlığımız için tuz tüketimimiz 5 gramı yani bir tatlı kaşığını geçmemelidir.

  • Tam tahıllı ürünleri tercih edin!

Beyaz ekmek yerine tam tahıl içeren koyu renkli ekmekler tüketilmelidir. Günlük beslenmede; yulaf, çavdar, arpa gibi besin grupları, kurubaklagil gibi tahıl grupları eksik edilmemelidir, çünkü bu besinlerin içinde yüksek mineral, vitamin ve posa içerikleri bulunmakta, bu içerikler kalp sağlığını da olumlu etkilemektedir.

  • Günlük 2,5-3 Lt su tüketin!

!! Son olarak uyku saatlerinize dikkat etmeli ve mutlaka hareketli yaşama geçiş yapmalı, sporu hayatınıza dahil etmelisiniz! 

bağırsak problemleri

BAĞIRSAK PROBLEMİ OLANLARA BESLENME TÜYOLARI

Bağırsak probleminiz mi var? Belki de bu sorununuz yanlış beslenmeden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü bağırsak problemleri beslenme ile doğrudan ilişkilidir. Bu sebeple kişiye özgü uygun öğün listeleri ile başlangıç seviyesindeki rahatsızlıklar tedavi edilebilmekte ya da kontrol altına alınabilmektedir. Bağırsak problemleriniz için en önemli nokta dengeli ve doğal beslenmekten geçmektedir.

Bağırsağınızda mikrobik dengeyi sağlayın!

Sindirim sisteminde yaşayan mikroorganizmalar, sağlıklı bir sindirim sisteminin temel taşlarıdır. Bu canlı mikroorganizmalar aynı zamanda bağışıklık sisteminin üzerinde de oldukça önemlidir. Hayvansal protein ve yağlardan zengin beslenme tarzı, yetersiz lif içeren beslenme, gereksiz antibiyotik kullanımı, yaş, stres, enfeksiyon, kötü ve yetersiz beslenme sonucunda bağırsağımızdaki yararlı bakteriler bir diğer adıyla probiyotikler azalır. Kefir, probiyotik yoğurt, kımız, tarhana, boza, turşu, ekşi mayalı ekmek gibi fermente besinler bağırsaklardaki probiyotik bakterileri arttırarak bağırsak problemlerinizin çözüme kavuşmasında yardımcı olacaktır.

Asitli gıdalardan uzak durun!

Asitli gıdalardan ve içeceklerden, yağlı ve aşırı baharatlı yemeklerden uzak durmalısınız. Günlük beslenmenizden asistli içeceklerinin tamamını çıkarmalısınız. Bu içecekler yerine birincil olarak suyu koyabilir ve taze sıkılmış meyve sularını tercih edebilirsiniz. Asitli gıda olarak özellikle domatese dikkat! Asit içeriği çok yüksek olan domates bağırsak sağlığınız için bir süre tüketilmemesi gereken besinler arasında yer almaktadır.

Hepimiz artık bağırsağın ikinci beynimiz olduğunu biliyoruz. Modern tıbbın kurucusu Hipokrat, “Bütün hastalıklar bağırsakta başlar, bağırsak hasta ise vücudun kalanı da hastadır.” diyerek mikrobiyotanın, bedeni ne denli belirlediğini, milattan önce dört yüzlü yıllarda ifade etmiştir. 

Her besin size iyi gelmiyor olabilir!

Yediğimiz yiyecekler ile birlikte bağırsağımıza giren; Lektin, Gluten ve Laktoz içeren besinler zararlı bakterilerin en temel gıdasıdır. Bu besinlerin bazıları bağırsaklarınıza iyi gelmiyor olabilir. Bunun için bir çeşit intolerans testi yerine geçen eliminasyon diyetini bir beslenme uzmanı eşliğinde uygulayabilirsiniz. Bu sayede bağırsak sağlığınızı bozan besin gruplarının farkına vararak tüketim miktarınızı ve sıklığınızı azaltabilirsiniz.

Eğer iki haftadan uzun süredir şiddetli bağırsak probleminiz varsa, yukarıda bahsettiğim unsurları da uyguluyor ve fayda görmüyorsanız bir doktora başvurmanızı tavsiye ediyorum.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum..

baş ağrısına iyi gelen besinler

BAŞ AĞRINIZA İYİ GELECEK BESİNLER!

Baş ağrısı son zamanlarda yaşam kalitemizi düşüren ve ciddi derecede artış gösteren bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Baş ağrısını tetikleyen en önemli sebeplerin başında uyku, beslenme düzensizliği ve yanlış besin seçimi gelmektedir. Beslenme faktörlerinin dışında stres de baş ağrısı oluşumda önemli bir yer kaplamaktadır. Fakat doğru besin tercihleri ile vücutta mutluluk hormonu adı verilen Seratonin seviyesini yükselterek gün içerisinde yaşadığınız stresi kontrol altına alabilirsiniz. 

Gelin birlikte günlük hayatta uygulayabileceğiniz, baş ağrınıza iyi gelecek yöntemlere ve besinlere bakalım:

Kafein!

Baş ağrınızı hafifletmek için türk kahvesi iyi bir çözüm olabilir. Fakat baş ağrısına iyi gelecektir mantığı ile kafeinde aşırıya kaçılmamalıdır. Gün içerinde iki fincan kahveyi geçmemeye özen göstermelisiniz.

Magnezyum yetersizliğiniz olabilir!

Çok sık başınız ağrıyor ise magnezyum seviyeniz düşük olabilir. Gün içerisinde beslenmenize kuruyemişleri ekleyebilir ve koyu yeşil yapraklı sebzeleri daha çok tüketebilirsiniz. En önemlisi tansiyon probleminiz yok ise her gün bir tane maden suyu tüketerek magnezyum seviyenizi arttırabilirsiniz.

Zencefil!

Gün içinde tükettiğiniz suyun içine birkaç parça taze zencefil atarak tüketebilirsiniz. Zencefilin baş ağrısına ağrı kesiciler kadar iyi geldiği yapılan bazı çalışmalarda kanıtlanmıştır. Aynı zamanda zencefil baş ağrısının bazen beraberinde getirdiği bulantı problemine de çok güçlü doğal bir çözüm yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Bitki çayları!

Stres kaynaklı baş ağrılarınız oluyor ise, vücudunuzda var olan stresi azaltmak ve vücudunuzu yatıştırmak için bazı bitki çaylarından destek alabilirsiniz. Özellikle rezene, melisa ve papatya çayı günde bir fincan olmak üzere sizi dinlendirerek baş ağrınızın hafiflemesine yardımcı olacaktır. 

Su tüketiminize dikkat!

Susuz kalmış bir vücut baş ağrısına neden olabilir. Bu sebeple gün içerisinde bol miktarda su tüketimi baş ağrınızı hafifletmeye ve geçirmeye yardımcı olacaktır. Unutmayın günde içtiğiniz en az iki litre suyun beden sağlığınızı koruyucu etkisi çok yüksektir.

Temiz hava ve egzersiz!

Oksijen alımınızı arttırmak, kapalı alanda çalışıyorsak açık havaya çıkmak mümkünse yürüyüş yapmak baş ağrınıza çok iyi gelecektir.

Bunların dışında ayrıca baş ağrınızın oluşumunu engellemek için yemek ve uyku saatinize dikkat edin:

  • Akşam en geç 20.00’ dan sonra bir şey tüketmemeye özen gösterin!
  • Gece geç saatlere kadar uyanık kalmayın!
  • Mümkün olduğunca dışarıdan yemek değil, kendi pişirdiğiniz yemekleri tercih edin!

Ve unutmayın! başınız ağrıdığı anda hemen ağrı kesicilere sarılmak yerine doğal yöntemler ile hafifletmeyi deneyebilir ve bunun sonucunda çok büyük faydalar görebilirsiniz

Herkese sağlıklı günler…

kefirin yararları

KEFİRİN FAYDALARI NELERDİR?

Öncelikle kefir nedir?

Kefir, sütten yapılan fermente bir içecektir. Kefir taneleri ayrıca soya sütü, pirinç sütü, fındık sütü ve hindistancevizi sütü gibi çeşitli süt alternatiflerinden de yapılabilir. Bakteriler sütü fermente eder ve vitaminler, asetat ve laktat gibi bir dizi farklı madde oluşturur. Görünüm olarak ayrana benzer fakat içerdiği probiyotikler yoğurttan farklıdır. 

Peki nedir bu probiyotikler? Probiyotikler, bağırsaklarda mikrobik dengeyi sağlayan canlı mikroorganizmalardır. Kefirde bulunan faydalı probiyotik bakteri türleri şunlardır: Lactobacillus acidophilus, Bifidobacterium bifidum, Streptococcus thermophilus, Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus, Lactobacillus helveticus, Lactobacillus kefiranofaciens, Lactococcus lactis ve Leuconostoc türleri. 

Kefirin içerisinde bolca bulunan zararlı bakterilerin düşmanı bu probiyotikler vücudumuza ne gibi faydalar sağlar:

•          Besinlerle alınan veya vücutta sindirim problemleri sonucu oluşan toksik maddelerin vücuttan atılmasını sağlarlar.

•          Kabızlık sorununun ve ağız kokusu giderilmesine yardımcı olurlar.

•          Bağırsaklardaki zararlı bakterileri kontrol altına alıp, bağışıklık sistemini güçlendirirler.

•          Antibiyotik kullanımı nedeniyle doğal florası bozulan bağırsakları yeniden düzenlenlerler.

•          B grubu ve K vitamini üretimi ve emiliminde görevlidirler.

•          Kalsiyumun bağırsaklardan emilimini arttırırlar.

•          Zararlı bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları önlerler ,

•          Vajinal florayı dengede tutarak, vajinal enfeksiyonlara sebep olan patojen mikroorganizmaların (Candida) gelişimini engellerler.

•          İdrar yolu enfeksiyonlarına ve seyahatlerde ishale sebep olan E.coli bakterisinin gelişimini önlerler.

•          Alerji belirtilerini azaltırlar 

•          Cildin görünümünün iyileştirirler.

•          Sindirim kanalında bazı gerekli enzimleri üreterek sindirime katkıda bulunurlar. Laktoz ve protein sindirimini kolaylaştırmada etkilidirler.

Bu faydaların dışında kefir düşük laktoz içeriğine sahiptir. Fermantasyon sonucunda sütün içindeki laktozun çoğu laktik aside dönüştüğü için laktoz intoleransı olanlar da rahatlıkla kefiri tüketebilirler.

Sade kefiri gün içerisinde ara öğünlerinize yanına bir porsiyon taze meyve ilave ederek rahatlıkla tüketebilirsiniz. 😊