ramazanda beslenme önerisi

RAMAZAN AYINDA BESLENME ÖNERİLERİ

    Ramazan ayının gelişiyle birlikte oruç tutanların günlük beslenme şekli aniden değişir. Genelde 3-6 öğünden ibaret olan günlük beslenme 2 öğüne düşerken; özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı ve börek gibi hamur işi tüketimi artar. Buna karşılık meyve, sebze ve beyaz et tüketimi azalır. Oysaki ister 3-6 öğün, isterseniz 2 öğün yiyin; günlük almanız gereken karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral oranları hep aynı olmalıdır. 
Dengeli beslenerek, ‘Ramazan ayında hiç diyet olur mu?’ diyenlere yanıtımız: Evet. Bir günde almanız gereken besin değerlerini iftar ve sahura akıllı bir şekilde bölüştürerek sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsiniz. Bunun için Ramazan ayında sıkça yapılan beslenme hatalarından kaçınmalısınız. ‘İftarda boş mideye birden yüklenip hızlı ve çok yemek midede ağırlık, yanma, bulantı, gaz ve kabızlık gibi sorunlara yol açıyor. Yemek esnasında su içmek sindirimi güçleştiriyor. İftarda ağır yemekler yiyip sahura kalmamak mideyi zorluyor.’
Az ama sık yemeği ve iftar ile sahur öğünlerini 3-4 öğüne paylaştırılmalı. Oruca 1 bardak su, bir kâse çorba içip ara verilmelidir.
Ramazan’da nelere dikkat etmelisiniz?Ramazan ayında, oruç tutan kişilerin mide ve sindirim sistemi farklı çalışmaya başlar. Bu nedenle yemek yerken birçok şeye dikkat etmek gerekir.Yaklaşık 17 saat dinlenmeye çekilen mideye aniden yüklenmek, sindirim sorunlarına neden olabilir. Orucu hafif yiyeceklerle açın.Ramazan ayı süresince yapılan başlıca beslenme hatalarından biri de az meyve yemektir. Günde en az 2 porsiyon meyveyi çiğ ya da komposto olarak tüketin.Ramazan ayında uzun saatler aç kaldığı için kişinin karbonhidrata ihtiyacı artabilir. Bu gereksinim kalorisi yağlı ve ağdalı tatlılar yerine şekersiz hoşaf, komposto veya şekersiz sütlü tatlılarla karşılanmalı.İftar sırasında yemekle birlikte çay ve kahve içmek yemeklerden alınan vitaminlerin emilimini azaltacağı için bu içecekleri yemekten bir saat sonra içmenizde yarar var.Ramazan ayında kilo vermek istiyorsanız günlük almanız gereken kaloriyi iftar ve sahur öğünlerine paylaştırın. Sebze ve meyve gibi düşük kalorili besinlere ağırlık verin. Hareketsiz kalmayın. İftardan sonra mutlaka yürüyüş yapın.Mutlaka sahura kalkın. Bu şekilde hem aç kaldığınız süre azalır hem de metabolizmanız daha az yavaşlar. Kolesterolünüz yüksekse ve oruç tutuyorsanız kırmızı et ve tereyağı tüketimini sınırlamanız, haftada en az 1-2 kez balık ve kurubaklagil yemeniz gerekiyor.Oruç tutarken vücut uzun süre susuz kalacağı için, iftar ve sahur arasında bol su içmeye özen gösterin. Yaz sıcaklarıyla sıvı kaybınızın çok olduğu düşünülürse, bu miktar 3 lt. civarında tüketilmelidir. Su içmek bağırsak ve böbreklerin çalışmasını hızlandırır. Ancak yemek esnasında su içmek, sindirim sistemini bozabilir.Ramazan ayında sigara tiryakilerinin çoğu, iftar yemeğine başlamadan hemen bir sigara içer. Aç karnına içilen sigaranın zararları çok daha fazla olduğu için, yemekten önce sigara içmeyin. Hatta bu kötü alışkanlıkları tamamen bırakmak için bu dönemde ekstra çaba sarf edin.   

Oruç ne zaman sakıncalı?  
Uzun bir açlıktan sonra ağır yemek, kalbin yükünü artırabilir. Dolayısıyla kalp krizi, yüksek tansiyon, beyin kanaması ve felç gibi hastalıklar artabilir. Mide ülseri vakalarında ülseri azdırabilir. Hamile olan, kan şekeri normalin altına düşen ve şeker hastaları, tansiyon hastaları, ateşli hastalıkları olanlar; sık ilaç alımının gerektiği durumlarda, akıl hastaları, verem ve kanser hastaları oruç tutmamalıdırlar.   

SAHURDA ÖRNEK YEMEK LİSTESİ:
-2 kibrit kutusu kadar peynir, 5-6  tuzsuz zeytin veya 5-6 çiğ badem veya fındık , 2-3 dilim tam tahıllı ekmek , söğüş sebze, çay, 1 MEYVE
-1 haşlama yumurta, 5-6 zeytin, 1 dilim tuzsuz peynir, 2-3 dilim çavdar ekmeği, çay, 1 MEYVE
-1 yumurtalı menemen, 1 dilim tuzsuz peynir, 2 ceviz, 2 dilim tam buğday ekmeği, çay, 1 MEYVE
-2 dilim tam tahıllı ekmekten tost, 1 bardak tuzsuz ayran, 1 MEYVE   
-1 köfte büyüklüğü kıyma ile bol sebzeli kıymalı yumurta, 2 dilim kepek ekmeği, çay, 1 MEYVE    
                                 NOT: Sebze yağsız olmak şartıyla serbest

İFTARDA ÖRNEK YEMEK LİSTESİ: 
-1 kâse çorba veya 2 dilim ekmek, 1 porsiyon etli sebze yemeği, 1 su bardağı yoğurt, SALATA
-1 porsiyon sebze yemeği, 4-5 yemek kaşığı bulgur pilavı/makarna veya 2 dilim tam tahıllı ekmek, 1 kase komposto, SALATA
-1 kase çorba veya 4-5 yemek kaşığı karabuğday pilavı veya kinoa salatası, 100 gr balık veya etli yemek, 2 dilim kepek ekmeği, SALATA
-1 porsiyon kuru baklagil yemeği, 2 dilim ekmek, 1 kase cacık, SALATA  

ARA ÖĞÜN İÇİN ÖRNEK LİSTE:

Saat: 22:00 – 22:30

1 elma, ½ armut, 1 portakal, 1 mandalina, 2 adet kuru kayısı, 1 adet kuru incir, 1 yemek kaşığı kuru üzüm, 6 adet Malta eriği, 10 adet yeşil erik, 12 adet çilek, 4 adet taze kayısı, 16 adet kiraz, 1 adet şeftali, 15 adet dut, 1 ince dilim kavun karpuz.

Not:

Saat 22:00’da haftada 2 gün; 2 top çikolatasız dondurma, 1 kase şekersiz sütlü tatlı veya 1 porsiyon güllaç yiyebilirsiniz. 

Herkese hayırlı Ramazanlar!

ödem atıcı

ÖDEM ATMANIN YOLLARI

Ödem nedir, neden oluşmaktadır ve nasıl atılır? Gelin bu yazımda beraber bakıp, uygulayalım.

Ödem, damar içinde dolaşan sıvının damarların dışına sızması sonucunda doku araları ile cilt altında sıvı birikmesidir. Vücutta su dağılımının, kas hücresinde ve kullanılan bölgede dengeli şekilde olması gerekiyor. Ancak aşırı kilo, stres, toksin maddelerin artışı gibi çeşitli nedenlerle vücudun lenf kanalları tıkanıyor ve vücuttan atılması gereken su drene edilemediği için ödeme neden oluyor. 

Herhangi bir hastalığa bağlı olmadan karşımıza çıkan ödeme;

  • Fazla kilolu olmak,
  • Gerginlik gibi psikolojik stres,
  • Karbonhidrattan fazla beslenme,
  • Çok tuzlu bir beslenme düzeninin olması 
  • Yeterince su tüketmemek sebep olmaktadır.           

İdeal kilosuna yakın olan kişilerde ödem geçici bir problemken vücut ağırlığı fazla olan kişilerde daha uzun süre baş edilmesi gereken bir sorun haline gelmektedir. Bu nedenle kilo kaybettikçe vücuttaki ödemden kurtulmakta mümkündür. Kilo artışı, stres, toksik maddelerin artışı gibi sebeplerden dolayı bedenimizde şişkinliğe sebep olup hem de tartıda kilo artışına neden olan ödemden kurtulmanın yolları nelerdir?

1. TÜKETİLEN TUZ MİKTARINI AZALTIN
            Öncelikle yemeklerinizde kullandığınız tuzu azaltmalısınız. Yediğimiz tüm besinlerde; et, ekmek, peynir vb. tüm besinlerde belirli miktarlarda tuz vardır. Dışardan almadığımızda bile vücut aldığımız besinlerle tuz ihtiyacını karşılar. Konserve gıdalar, salamura besinler, turşu, hazır çorbalar, cips, tuzlu bisküviler gibi besinlerin tuz içeriği oldukça yüksektir. Bu tür besinlerin tüketimi sınırlandırılmalı hatta yemek masasından kaldırıp yemeklere kullanılan miktar azaltılmalıdır. Daha fazla lezzet almak için bol bol yemeklerinizde baharat kullanabilirsiniz.

2. SU TÜKETİMİNİ ARTTIRIN
            Eğer az su içiyorsak vücut sıvı gelmediği için kendi mevcut suyunu tutacaktır böylelikle vücuttan sıvı kaybı az olacağı için vücutta şişkinlik, ödem olacaktır. Ayrıca su içmezsek; dolaşım problemleri, selülit gibi problemlerle ödem oluşması kaçınılmazdır. Bu yüzden gün içinde  en az 2.5-3 lt sıvı almalısınız. Kahve ve çayı sıvı olarak düşünmeyip, bir fincan kahve / bir su bardağı çay vücuttan bir bardak su atacağı için hem su kaybını önlemek hem de artıya geçmek için çay veya kahve içiminden sonra 2 su bardağı su içmeliyiz. Yeterli miktarda su içip içmediğini idrarının renginden takip edebilirsin, açık renk olması yeterince su içtiğin anlamına gelmektedir.

3. ÖDEM ATICI BESİNLERE AĞIRLIK VERİN
            Öğünlerinde, kıvırcık, ıspanak, maydanoz, roka, marul, salatalık gibi ödem söktürücü nitelikteki koyu yeşil yapraklı sebze ve meyve tercihlerini kiraz, armut, kivi, ananas, kayısı gibi posa içeriği sayesinde ödem söktüren meyvelerden yana kullanmalısınız. Tarçını sütümüzün içine veya karanfille birlikte kaynatıp içmek vücudumuzdaki fazla suyu atmaya yardımcı olacaktır.

4. POTASYUMU ARTTIRIN
            Potasyum, özellikle sodyum – potasyum dengesini yani tuz ve su oranlarını hücre içerisinde düzenler ve ayarlamaktadır. Bu yüzden potasyumu beslenmede arttırmak hücre aralarında ki suyu, hücre içine çekecek ve ödemin azalmasına sebep olacaktır. Kayısı, muz, ıspanak, semizotu tarzı koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller (kuru bakla, kuru börülce, mercimek, nohut, barbunya, kuru fasulye), ceviz ve badem potasyumdan zengin besinlerdir.

5. FİZİKSEL AKTİVİTEYİ ARTTIRIN
            Sağlık için spor hayatımızın her anında yer almalıdır. Hareketsiz kaldığınızda kan dolaşımı yavaşlar bunun sonucunda, ödem, selülit tarzı dolaşım sistemi hastalıklarına da sebep olabilir. Bu yüzden mutlaka haftada en az 3-4 gün sevdiğiniz bir sporu 45-50 dk yaparak düzenli ve hareketli bir yaşam tarzını benimsemelisin.

şekersiz sorbe tarifi

ŞEKERSİZ SORBE TARİFİ

Dondurma sevenler ama kalorisi az olsun diyenler bu tarifi sizler için. Meyve püresi ve meyve suyu ile hazırlanıp soğuk tüketilen sorbeler, süt ve süt ürünleri, yağ, yumurta, kıvamlaştırıcı, koruyucu kullanılmadığı için dondurmadan oldukça farklıdırlar. İçerisinde Gluten ve süt ürünleri bulundurmadığı için çölyak hastalarının ve vegan beslenen kişilerin de güvenle tüketebileceği hem ferahlatıcı hem de muhteşem tada sahip bir tatlıdır.

Şekersiz Çilekli Sorbe Tarifi

Malzemeler

  • 300 g çilek
  • 1 tatlı kaşığı bal
  • 1 adet limon suyu ve kabuğu
  • 2 yemek kaşığı su

Şekersiz Çilekli Sorbe Tarifi Nasıl Yapılır?

1. Çilekleri ortadan kesip dondurucu da en az 6 saat bekletip donmasını sağlayın.

2. Donmuş çilekleri blendera döküp bal, limon suyu ve limon kabuğunu ekleyin.

3. Biraz çevirdikten sonra biraz su ekleyip bütün çilekler parçalanıp kıvam alana kadar blendarda çevirin. Eğer parçacıklı istiyorsanız parçalayıcınızı az çalıştırın. Pürüzsüz istiyorsanız çok çalıştırın hatta sonrasında süzgeçten de geçirebilirsiniz.

4. Sorbeyi bir kaba döküp kaşık yardımı ile düzleştirin ve buzluğa atın.

5. Bir saat sonra buzluktan çıkarıp buzunun parçalanması için karıştırıp tekrar düzleştirip buzluğa atın. Bu işlemi 3-4 defa tekrarlayın. 12 saat sonra afiyetle yiyebilirsiniz. 😊

Şimdiden ellerinize sağlık!

sezgisel beslenme

BESLENMEDE FARKLI YAKLAŞIM: SEZGİSEL BESLENME

Son zamanlarda ismini sıkça duyuyoruz ama ne olduğunuz biliyor muyuz? Gelin bugün sezgisel beslenmeyi beraber inceleyelim.

Kişinin doğuştan sahip olduğu fakat maruz kalınan dış etmenler nedeni ile körelebilen, kendi açlık-tokluk sinyallerini izleyerek beslendiği bir beslenme şeklidir. Bu beslenme tarzı, size ne zaman yemeniz gerektiğini veya ne yemeniz gerektiğini söylemez.

Temel prensip; açken yemek yemek, doyduğunda bırakmaya dayanır.

Fiziksel açlık ve duygusal açlığı birbirinden ayırın!

Fiziksel açlık normal ve olması gereken bir durum olup yavaş-yavaş gelişir. Duygusal açlık ise; stres, üzüntü, sevinç, yalnızlık gibi duygu durumlarında ortaya çıkabilen yeme isteğidir. Yedikten sonra pişmanlık, suçluluk duygusu ya da kısa süreli iyi hal ortaya çıkabilmektedir.

Peki Sezgisel Beslenmeyi Nasıl Uygularız?

İlk aşama olarak kendinizi izleyerek hangi tür açlık yaşadığınızı tespit edip bunun farkına varın!

  • Diyet mantığını bırakın.
  • Bedeninizin verdiği sinyallere kulak verin, esnek prensiplere yönelin.
  • Açlığınızı sevin, doygunluğunuzu hissedin.
  • Vücudunuzu sağlıklı besleyerek açlık hissinize cevap verin.
  • Açlığınızı bir düşman olarak değil metabolik bir olay olarak görün.
  • Tokluk sinyallerinizi keşfedin, doyduğunuzda durun!
  • Yemek sırasında ara ara kendimize “Şu anda nasıl hissediyorum?”, “Bu yiyeceğin tadı nasıl?”, “Devam etmek istiyor muyum?” gibi sorular sorarak dikkatimizi yemeğimize ve bedenimize getirebiliriz.
  • Duygularınızla yiyecekleri kullanmadan başa çıkın

Zor deneyimler yaşadığımız anlarda kitap okumak, meditasyon yapmak, müzik dinlemek, arkadaşımızla bir buluşma organize etmek gibi sevdiğiniz aktivitelere vakit ayırabilirsiniz. Açlık dediğiniz o hissin duygusal boşluklarınıza dayandığını anlamaya çalışın.

Kendine iyi davran, bedenine saygı duy, tartıya odaklanma!

“Kendime iyi gelen şeyleri yiyorum” Bu bazen hamburger, bazen salata bazen de cips olabilir. Yiyecekler hakkındaki “kötü” “yasak” gibi fikirlerinizi ortadan kaldırdığınızda ve kendinize koşulsuz izin verdiğinizde zaten bedeniniz için en gerekli ve doğru seçimleri yapacağınızı görebilirsiniz.

Yeme alışkanlıklarınızı ve kendinizi keşfetmek biraz zaman alabilir, kendinizi suçlamak yerine mutlaka sabırlı olmayı deneyin.

Öncelikli hedefiniz sağlığınızı iyileştirmek ve daha iyi-güçlü hissetmek olsun. Sadece kilo vermeye odaklanmak sizi yolunuzdan saptıracaktır.

Kaynaklar:

1. Public Health Nutrition, Volume 17, Issue 8, August 2014, pp. 1757–1766 DOI: https://doi.org/10.1017/S1368980013002139

2. Appetite, Volume 160, 1 May 2021, 105093, DOI: 10.1016/j.appet.2021.105093

3. Nutr Hosp. 2015;31:995-1002. DOI:10.3305/nh.2015.31.3.7980

4. Pannicke, B., Kaiser, T., Reichenberger, J. et al. Networks of stress, affect and eating behaviour: anticipated stress coping predicts goal-congruent eating in young adults. Int J Behav Nutr Phys Act 18, 9 (2021). https://doi.org/10.1186/s12966-020-01066-8

BEL ÇEVRESİ ÖLÇÜMÜN SANA NELER SÖYLÜYOR?

Obezite kavramı her ne kadar boy ve kiloya bağlıymış gibi gözükse de aslında bel çevresi ölçümü de obezitenin saptanmasında oldukça önem arz etmektedir. 

Ağırlıklı olarak karın bölgesindeki yağlanmaların fazla olduğu elma tipi vücuda sahip kişiler sağlık açısından risk altında olabilir.

Bel çevresindeki yağlanma, vücudun diğer bölgelerindeki yağlanmalara kıyasla çok daha tehlikelidir. Beden kütle indeksine(BKİ) göre ideal kilonda olsan bile eğer karın bölgende yağlanma fazlaysa sen de risk altında olabilirsin.

Bel çevresinin kadınlarda>80 cm, erkeklerde >93 cm olması insülin direnci ve tip 2 diyabet, iç yağlanma, kardiyovasküler hastalıklara adeta davetiye çıkarmaktadır.

Siz de bel çevresi ölçümünüzü evde kendiniz almak isterseniz göbek deliğinizin yaklaşık olarak 3 cm üstünden bel çevresi ölçümünüzü alabilirsiniz.