Yo-Yo Sendromu

YO-YO SENDROMU

Özellikle 90’lı yılların meşhur oyuncaklarından biri olan yoyolar, 2000’li yıllarda ise beslenme konusundaki popülerliği ile ön plana çıkıyorlar. Kişilerin bir çeşit kilo alma-verme döngüsü içerisinde olmaları ile özetlenen yo-yo sendromu, genellikle yanlış diyet programlarının yapılması sonucu ortaya çıkıyor. Kişiler, kısa sürede hızlı bir kilo kaybı elde etmek; mezuniyet, düğün, doğum günü gibi özel günlerine yakın tarihlerde istedikleri ölçülere kavuşabilmek adına yanlış diyet programlarını tercih edebiliyorlar. 

Yo-yo sendromuna yol açabilecek beslenme programları; kişinin ihtiyacı olan kalori, yağ ve protein dengesini karşılamıyor. Kalori bakımından ihtiyaçları karşılamaya yetmeyen şok diyetler, kişiye kısa süre içerisinde kilo kaybı olarak geri dönse de ileriki süreçlerde tekrarda kilo alımı görülüyor. Bu durumun nedeni olarak ise vücudun aç bırakılması sonucu vücut işlevlerinin yerine getirilebilmesi için gerekli olan enerji azaltılmaya çalışılır ve bu durum sonucunda vücut kendini korumaya alır. Vücudun kendini korumaya aldığı bu durum doğrudan metabolik hız ile ilişkilidir. Metabolik hızın şok diyetler ile azaltılması, kişinin ileriki dönemlerde kilo verme oranını azaltır. Aynı zamanda metabolizma hızının düşmesi; kalp ritim bozuklukları, duygusal yeme atakları, kan şekeri dengesizlikleri gibi sağlık problemlerini de beraberinde getirebilir. 

Peki yo-yo sendromundan kurtulmak için neler yapılabilir?

Bir beslenme uzmanı ile görüşerek vücudunuzun ihtiyaçlarına uygun kalori, protein ve yağ dengesini içeren bir beslenme planını uygulayabilirsiniz. Bu planın kısa süreli olmadığını, diyetin bir yaşam şekli olarak sürdürülmesi gerektiğini bilmelisiniz.

Sağlıklı bir kilo kaybı sürecine girmekte en büyük destek araçlarından biri spordur. Düşen metabolik hızınızı yükseltmek ve kilo verme sürecinizi desteklemek adına sporu hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.

Vücudun çok büyük bir kısmı sudan oluştuğundan ve metabolizmanın işleyişinde suyun çok büyük bir önemi olduğundan yeteri kadar su içmeye özen gösterin.

kafein bağımlılığı

KAFEİN BAĞIMLILIĞI

Özellikle son bahar aylarında, hayat koşturmacaları başlarken kendimizi bir fincan kahveyle uyanırken ya da bir latteyle akşam yorgunluğunu atarken buluruz. Çoğumuz kafeinin rahatlatıcı ve keyiflendirici etkisinden yararlanmak için kendimizi sürekli kafein tüketirken bulurken bir yandan da kendimize ‘’Ne zaman zararlı olmaya başlıyor?’’ sorusunu sormaktan geri alamayız.

Kafein miktarının hangi aralıkta vücuda zararlı olmaya başladığı, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı kişilerde yüksek dozda kafein alımı bile vücutta fark edilebilir bir etki yaratmazken, kimilerinde en düşük doz çarpıntıya sebep olabilir. Bu nedenle araştırmalar, ortalama bir yetişkine göre endekslenmiş ve günlük 300 mg kafein tüketiminin normal kabul edildiği, 700 mg’ın üzerindeki kafein tüketiminin ise bağımlılığa sebep olduğu ispatlanmıştır. 700 mg kafeinin ise ortalama olarak 7-8 bardak çay ve 2-3 bardak kahveye denk geldiği söylenebilir. 

Healty Canada’nın yapmış olduğu araştırmaya göre günlük kafein alımının %60’ı kahve, %30’u çay ile alınıyor. Kalan %10’luk kısımda ise kola, alkol ve çikolata büyük bir yer kaplıyor. Fakat kafein alımı konusunda es geçilen en önemli noktalardan biri ilaçlar. Bazı ağrı kesicilerin, antibiyotiklerin, grip ilaçlarının içerisinde neredeyse 1000 mg’a kadar çıkabilen kafein oranları mevcut. Bu nedenle ilaç kullanan kişilerin kafein tüketimlerine ekstra dikkat etmeleri gerekebiliyor. Aynı zamanda enerji içeceklerinin içeriklerinde az miktarda kafein oranı gözükmesinin nedeni de guarana ve yerba mate gibi doğal kafein içeriklerinin etiketlerine yansımamaları olabiliyor. 

Tüm bu verilere bakıldığında günlük 700 mg’ın üzerinde kafein tüketen kişilerde, kafein yoksulluğunda halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozuklukları, sersemlik gibi bağımlılık belirtileri ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin önüne geçmek adına kafein alımınızı günlük 3-4 fincan kahve ya da 5-6 bardak çay ile sınırlandırabilir, kafein kaynakları yerine bitki çayı, maden suyu gibi alternatifleri tüketebilirsiniz.